Şimdi gelelim iki kıta arasındaki tarihi dokusu ile meşhur İstanbul’u anlatmaya. İki kıtayı ayrı ayrı keşif için vaktiniz olmasa bile bir vapur a da motor yolculuğuyla boğazı ve iki kıtayı izlemenin keyfini yaşamalısınız.
Şimdi de İstanbul’da görmeden dönerseniz pişman olacağınız yerlere geçelim, ilk olarak masalsı mekanların ilki Ayasofya dan bahsedelim. Dünyanın en uzun süre ibadethane olarak kullanılmış Dünyanın en eski katedrali Ayasoya’nın anlamı ilahi bilgeliktir. 15 yy kadar ibadet yeri olarak kullanılan Ayasofya, 1453’ten-1935’e kadar cami olarak kullanılmıştir. 1935 yılından bu yana ise müze olarak korunmaktadır. İkinci tavsiye yerimiz Topkapı Sarayı. Osmanlı İmparatorluğu’da devletin idare merkezi olarak kullanılan ve Osmanlı Padişahlarının yaşadığı saraydır. Tarihi yarımadanın yani Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasında kalan İstanbul yarımadasının ucundaki Sarayburnu’nda kurulmuştur. 1924’ten bu yana Müze olarak korunmaktadır.
Şimdi de Eyüp’te Haliç’e nazır bir manzara eşliğinde güzel bir çay içip şehri izleyebileceğiniz Pierre Loti, 1920 yılından bu yana İstanbul Şehri Fahri Hemşehrisi olarak kabul edildi.
Dünyanın en eski bankası, en büyük ve en eski alışveriş merkezi olan Kapalı Çarşı ya da diğer adıyla Grand Bazaar günde 300.000 – 500.000 arası ziyaretçi ağırlamakta. El halıları ve mücevherat gibi geleneksel Türk sanatının en güzel örnekleri kalite belgeleri ile satılıyor.
Kız kulesi ise İstanbul gezilerinin olmazsa olmazları, hakkında pek çok hikaye duyabileceğiniz Salacak kıyısında yer alan Kız Kulesi, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir. Bundan 20 sene öncesine kadar kayıkla gidilebilen Kız kulesi şu an ise 49 yıllığına bir iş adamına kiralandı. İsterseniz saat başı motorlarla kız kulesini ziyaret edebilir, isterseniz de rezervasyon ile akşam yemeği yiyebilirsiniz.
Sıradaki durak Sultan Ahmet Camii, İstanbul’un tarihi yarımadasında bulunan Sultanahmet Camisi, Mimar Sinan sonrası klasik mimarinin en büyük ve en önemli eseri olarak biliniyor. Caminin yapımı 1616′da tamamlanırken, yapımı 1620 yılına kadar süren külliyenin diğer binalarının, dağınık bir düzenlemeyle yerleştirildiği görülüyor. Osmanlı sultanları ve ailesi tarafından yaptırılan ve Sultanahmet Camisi, İznik çinileriyle bezeli olduğu için Avrupalılar tarafından mavi cami olarak ifade ediliyor.
Son olarak da İstanbul’un görkemli tarihsel yapılarından birisi de Ayasofya’nın güneybatısında bulunan yere batan sarnıcından bahsedelim. Yeraltı sarnıcı, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlar sebebiyle halk arasında “Yerebatan Sarayı” olarak da biliniyor.